Diyanet'in Camileri İbadete Kapanırken

Makaleler, Nisan 2012'den beri redakte edilmemekte; doğru ve
yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği şekilde yayınlanmaktadır.    
Mihail Sergeyeviç Gorbaçov'un izlemiş olduğu politikalar sayesinde Sovyetler Birliği dağılıp, onlarca bağımsız cumhuriyet  ortaya çıkınca Türkiye olarak pek sevinmiştik! Özellikle Türkiye'deki  tarikatlar ve cemaatler, koltuklarının altına Mushaf-ı Şerifleri aldıkları gibi soluğu bağımsız Türk Cumhuriyetleri'nde aldılar. 

Arkasından çantalar dolusu dini kitaplarla gittiler oralara. Durumdan istifade etmek isteyen Diyanet İşleri Başkanlığı girdi arkasından devreye. Diyanet'in ölçeği büyük olduğu için Diyanet kamyonlarla, tırlarla Kur'an-ı Kerim ve dini kitap göndermeye başladı Türk Devletleri'ne. Arkasından hummalı bir şekilde cami yapımına başladı Diyanet. Bütün Türk Cumhuriyetlerini baştan başa adeta bir şantiyeye çevirdi.

Azerbaycan, Nahçıvan, Kırgızistan,  Türkmenistan, Kazakistan, Dağıstan, Kırım gibi bağımsızlaşan devletler ve özerk bölgeler Diyanet'in yoğunlukla faaliyet gösterdiği

Londra 2012'nin Tıkandı Babası: Türkiye

 Makaleler, Nisan 2012'den beri redakte edilmemekte; doğru ve
yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği şekilde yayınlanmaktadır.  
"Tıkandı Baba" efsanesini, sanırım bilmeyeniniz yoktur. Ancak imamların "Bayram Namazı" tarifi sadedinden olmak üzere; isterseniz bir kez de biz anlatalım bu efsaneyi.
Osmanlı Padişahlarının, tebdili kıyafet yaparak halkın sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantısını yerinde görmeleri, önemli bir yönetim ilkesiydi. Sultanlar, bu yolla problemleri yerinde görür ve anında tedbir alırlardı. Bu sultanlardan birisi de Sultan II. Mahmut idi. Yine böyle bir denetim ve teftiş günlerinden birisinde Sultan İkinci Mahmut'un yolu, Eminönü civarındaki bir kahvehaneye düşmüş. Kendisi gibi tebdili kıyafet eden adamlarıyla birlikte kahvehaneye girip içeceklerini söyledikten sonra başlamışlar etrafı kolaçan etmeye. Kahve çalışanlarından hırpani kılıklı yaşlı bir garson dikkatini çekmiş Zatı Devletleri'nin.

Cümleten Lanetlere Gark Olalım


Makaleler, Nisan 2012'den beri redakte edilmemekte; doğru ve
 yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği şekilde yayınlanmaktadır.  
Gaziantep’teki hain saldırı, milletçe yüreklerimizi dağladı. Gözü dönmüş katillerin, şu mübarek günlerde çoluk çocuk demeden sivil insanlarımızı katletmeleri, gerçekten de çok acı. Ancak PKK, terör örgütünün sicilinde bu tür kötü notlar zaten vardır. Esasen örgütün lideri Apo da “Bebek Katili” olarak bilinmiyor mu?

PKK, olayı henüz üstlenmemiş, uzantısı olan parti ise kısık sesle de olsa olayı kınamış! Bu durum, elbette olayın müsebbibinin PKK olmadığını göstermez. Ancak yine de ortada çok yönlü bir şüphe yumağı vardır. Zira 60-70 bin Suriye vatandaşının, iç savaştan kaçarak bölgeye gelmiş olması, kafalardaki şüphelerin çoğalmasına sebep olmaktadır. Küçük bir ihtimal de olsa, olayın müsebbibi Beşar Esat’ın ajanları veya sınırımız boyunca Suriye’ye yerleştiği söylenen El-Kaide Örgütü militanları da olabilir. Zira bu örgütün bu konudaki sicili de bir hayli bozuktur. Daha önce İstanbul’da bir Sinagog ve yabancı bir bankayı havaya uçurarak sivil insanları katlettiği biliniyor.

Deyyûs-u Ekber Diyanet'ten Dışarı!

Makaleler, Nisan 2012'den beri redakte edilmemekte; doğru ve
 yanlışıyla eser sahibinin gönderdiği şekilde yayınlanmaktadır 
Tam Londra Olimpiyatları'ndaki tarihi başarısızlığımız ve dahi muazzam fiyaskomuz üzerine bir yazı yazmaya başlamıştım ki; Yozgat İl Müftü Yardımcısı Nasuh Yaylagül münasebetsizi önümü kesti! "Yooo, yazamazsın!" dedi. Çünkü bu embesil herif, öyle bir laf etti ki, yazıyı değiştirmek zorunda kaldım. Çünkü bu müfrit adam, düpedüz bana"Deyyus" diyordu!
Medyaya yansıyan haberlere göre; adı geçenin geçtiğimiz Cuma günü Yozgat Merkez Çapanoğlu Büyük Camii'nde yapmış olduğu cuma vaazında söylediği sözler aynen şöyle(ymiş):
"Başbakanın kızı başı örtülü, cumhurbaşkanının eşi başı örtülü olacak, senin eşinin başı neden örtülü olmasın. Sen de başını örttüreceksin. Sen kızın, eşin oynarken bakacaksın, susacaksın. Lise Caddesi'nde kızlarla, oğlanlar bir araya gelmiş

Dinî Azınlıklar Ecdadımızın Bize Emanetidir

Makaleler, Nisan 2012'den bu yana redakte edilmemektedir. Tüm sözcükler
doğrusu ve yanlışıyla yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanmaktadır.
Okur yorumlarına, e-postalarına ve telefon mesajlarına bu yazımızda da yer vermeye devam edeceğiz. Yani bu yazımızı da onlardan gelen e-posta, telefon ve diğer mesajlarla oluşturduk.

Diyanet İşleri Başkanı'nın Fener Rum Patrikhanesi'ni ziyaret etmesini konu alan"Diyanet Yalan Söylerse" başlıklı yazımız için yapılan yorumlar:
E.Koç: "-Ayıp değil mi? Diyanet işlerinin başındaki ulemayı eleştirmek, en doğru habercilere çakmak-. Bir aymaz mutlaka böyle sataşacak size, bekliyorum. Elinize sağlık öğretici bir makale olmuş. Okuyup anlayacak adem bulmak size kalmış. Kutlarım. Saygılar.".
İmam-Hatip Nesli: "Ömerciğim, bir Diyanet İşleri Başkanı'nın patriği ziyaret etmesini bu kadar eleştirmen uygun değil. Sayın Mehmet Görmez, Sayın Lütfi Doğan (Gümüşhaneli) hocadan sonra en muhterem başkandır. Kendilerine başarılar diliyorum."
Meryem Cerhal: "Diyanet İşleri Başkanı'nın Patrikhaneyi ziyaret etmediği kalmıştı. Patriğin

Kerkük Seyahati ve General Özkök'ün Sayıklamaları

Bu makale redakte edilmemiş, üzerinde hiçbir düzeltme
yapılmadan, yazım kuralı uygulamasından, sözcüklerine
kadar; yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanmıştır.
YAŞ Kararı mı ÖYM Kararı mı?
Malum, YAŞ kararları sonuçlandı ve YAŞ kararına göre çeşitli davalardan tutuklu bulunan 40 üst düzey rütbeli asker emekli edildi. Eğer tutuklu olmasalardı, eminim ki içlerinde bir üst rütbeye yükselecekler ve hayalini kurdukları görevlere gelebilecekler olacaktı. Dolayısıyla bunların önü kesilmiş oldu. Bir anlamda bu askerler toptan tasfiye edilmiş oldular. Bu durumda bu askerlerle ilgili olarak alınan kararlara YAŞ kararı değil, olsa olsa ÖYM  (Özel Yetkili Mahkeme) kararı denebilir. Bu durumda, tutuklu bulundukları için emekli edilen askerler hakkındaki karara YAŞ kararı değil, ÖYM kararı demek daha doğru olacaktır.

Doğrusu tutuklu askerlerin toptan emekli edilmesi Türk kamuoyunda genel kabul görmemiştir. Esasen bu insanların, varlığı ve yokluğu bile hâlâ tartışmalı olan darbe

Tarih ve Coğrafya Bilmeyen Dış İşleri Bakanı

Bu makale redakte edilmemiş, üzerinde hiçbir düzeltme
yapılmadan, yazım kuralı uygulamasından, sözcüklerine
kadar; yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanmıştır
Yönetmen Sinan Çetin'in "Propaganda" isimli filmini mutlaka izlemişsinizdir. Çünkü televizyonlarda defalarca gösterildi bu güzel film. Hatta geçenlerde bir kez daha gösterildi bir TV kanalında.
Filmi izlemeyenler ve unutanlar için aklımızda kalanı kadar kısaca hatırlatmak gerekirse; film Türkiye-Suriye sınırının çizilmesi ile birbirinden kopan ve sınır hattında yaşayan insanların tirajı-komik hikayelerini konu almaktadır. Mehdi (Kemal Sunal) ile Rahim (Metin Akpınar), tıpkı bizim Cumhurbaşkanı ile Başbakan gibi kardeşlik hukukundan da öte yakın ilişkileri olan iki arkadaştırlar. Her ikisi de Milli Mücadele'ye katılmışlar ve gazi olmuşlardır. Bu yüzden her ikisinin de kırmızı şeritli İstiklal Madalyaları vardır. Mehdi'nin oğlu(Rafet Elroman) ile Rahim'in kızı (Meltem Cumbul) birbirini deli gibi sevmektedirler. Hatta Rahim'in kızı, Mehdi'nin oğlundan hamiledir. Türkiye-Suriye sınırı tespit edilip

Diyanet Yalan Söylerse

Bu makale redakte edilmemiş, üzerinde hiçbir düzeltme
yapılmadan, yazım kuralı uygulamasından, sözcüklerine
kadar; yazarının gönderdiği özgün hâlde yayınlanmıştır
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in, geçtiğimiz 5 Temmuz günü, tamamıyla bir siyasi şov havasında gerçekleşen Patrikhane ziyareti, medyada oldukça geniş yer almıştır. Elbette yalan haberlerle abartılarak ve köpürtülerek. En başta başkanın, Fener Rum Patrikhanesinde yapacağı konuşmanın bile bir gün öncesinden medyada yer alması, eline tutuşturulan konuşma  metnine varıncaya kadar bu ziyaretin siyasi otorite tarafından organize edildiği izlenimi yaratmıştır kamuoyunda. Sayın başkanın, özellikle Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılmasına gönderme yapması, kamuoyunda başkanın, tam anlamıyla hükümetçe vazifelendirildiği şeklinde yorumlanmıştır. Zira hükümetçe atanmış bir bürokrat olan Diyanet İşleri Başkanı'nın, Ruhban Okulu gibi netameli bir konuda, hükümetten habersiz ve izinsiz açıklama yapması eşyanın tabiatına aykırıdır. Hele de bu dönemde...
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.