KIBRIS, TERKOS GÖLÜ'NDEYDİ DEĞİL Mİ?

- Osman'ın sorularına yakalancaaz, bur-
dan
 geçmilim diye söledimdi ama di mi?
- Sahi kız ya, yüzümüzü saklasalar barim.
Bundan bir müddet önce, Uğur Dündar'ın sunduğu haberleri dinlerken, Osman Terkan adlı muhabirin bir röportajı ile karşılaştım.
İlginçti...
Eminönü meydanında yol kesmiş, gelip geçene soruyordu:
- Türkiye hangi kıtada?
- Devlet başkanımız kim?
- TBMM Başkanı kim?
- Adalet Bakanı kim?

Gelen cevaplarsa korkunçtu.
İsimler, unvanlar birbirinin içine geçiyordu.

NEFESİM PEK GÜÇLÜDÜR; OKUDUĞUM HASTA MUTLAKA ŞİFA BULUR!

Türk-İslam kültürünün dinî ritüellerinden birisi de hastanın başında Kur’an okumaktır. Bundan maksat, herhâlde hasta eğer iyileşecekse tez zamanda şifa bulmasını sağlamak, yok eğer ölecekse son nefesini iman ve Kur’an üzere vermesini temin etmektir. Sizler hastanın başında hiç Kur’an okudunuz mu bilmem. Ben birçok kere okudum. Ancak her nedense benim başında Yâsin okuduğum hastaların hemen hepsi öldüler! Yani bugüne kadar başında Kur’an okuduğum hastaların içinde şifa bulup da sağlığına kavuşan hiç olmadı! Bu sebeple bu türlü okumalarım neticesinde varmış olduğum kesin kanaat şudur: Ben nefesi oldukça güçlü bir adamım! Okuduğum hasta mutlaka ölür! Elbette benim zaten ölmek üzere olan hastaların başında okuduğumu da düşünebilirsiniz. İsterseniz bu konudaki düşüncelerinizin oluşmasında yardımcı olması bakımından size

İSLAM ORDULARI BAŞKUMANDANI KADDAFİ ve YARDIMCISI ERBAKAN

Libya krizi münasebetiyle Türk kamuoyu bu ülkeden yapılan tahliyelere odaklanmış bulunmaktadır. Yazılı ve görsel medya, Libya’dan yapılan tahliyeler üzerinden ha bire AKP Hükûmeti'ni cilalamakla ve pohpohlamakla meşguldür. Neymiş efendim; Türkiye tarihinin en büyük tahliye operasyonuna imza atıyormuş. İçlerinde ABD’nin de bulunduğu yirminin üzerinde ülke, kendi vatandaşlarının tahliyesi konusunda Türkiye’den yardım istemişmiş falan filan...

Amaç, yabancı bir ülkedeki vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlamak ise evet bu konudaki çalışmaları küçümsemek niyetinde değiliz. En azından şimdiye kadar 10 bin civarındaki
 (1) vatandaşımızı Türkiye’ye getirmiş durumdayız. Ancak, bu tahliyeyi asrın ya da tarihin en büyük tahliye çalışması olarak nitelemek, insaf ölçüleriyle bağdaşmamaktadır ve bu, düpedüz AKP propagandası yapmaktır. Keşke, AKP Hükûmeti, bu tahliyeyi yaparak başarı göstereceğine, 25.000 Türk’ün güvenliğini bulundukları yerde ve işlerinin başında sağlama başarısı gösterebilseydi. Libya’daki ayaklanmanın en başta oradaki Türklere yönelmesi ve Libya lideri Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi’nin “Libya Türklere ve İtalyanlara bırakılmayacaktır” diyerek Türklere karşı olan tarihî Arap kinini tekrar kusması

HA SARKOZY HA BATAK

Sarkozy
Sarkozy adını ne zaman duysam içim bulanır. 
"İçi bulanmak da neyin nesiymiş?" diye başlamayın hemen.
Beyzadem dış ilişkilere konu olduğundan, diplomatça davrandım. Hepsi bu!
Yoksa "Midemi bulandırıyor!" demeyi ben de bilirdim.
Hem, gerçekten de tiksiniyorum bu adamdan!..

Yaşı bana yakınlar bilir; geçmişte kafanızın basmadığı, hoşlanmadığınız birini kötülemek, kötülerken de karşınızdakine korku salmak için kullanılan ünlü bir sözcük vardı: "Müptezel".
Korku nedendi, biliyor musunuz? Hiç kimse o sözcüğün kendisine yönelmesini istemez,

VAN: 3126 YILLIK DENİZ

3126 Yıllık Deniz : Yukarı Deniz Van
Belki görmüşsünüzdür.
AKP'ye yakın televizyon ve gazeteler bir süredir Kemal Kılıçdaroğlu'yla alay eden programlar yapıp iyiden iyiye, onu gözden düşürmeye çalışıyorlar.
Yakışıyor mu?
Hayır!..

Çok kişi "Çok çirkin" buluyor.
Bence de öyle...
Üstelik alay edilmeye çalışılan konular ya komplo kokuyor ya da hepimizin başından geçebilecek sıradan olaylar.

Örneğin; tüm ülkede bir tek Kılıçdaroğlu'nun seçmen kaydının silinmesi, sizde de bir takım rahatsızlıklar

ORHAN ÇEKER, DİYANET'İN GÖRÜŞÜNÜ AÇIKLAMIŞ OLABİLİR Mİ?

İlahiyat profesörü Orhan Çeker’i şahsen tanımam. Ancak yaklaşık on yıldır ismen tanıyorum kendisini. Yıl 2001 veya 2002 idi. Türkiye Diyanet Vakfı Eğitim Kültür ve Sosyal Hizmetler Müdürü sıfatımla her sene olduğu gibi o sene de yine vakıf tarafından organize edilen Kutlu Doğum Haftası’nın hazırlık çalışmalarını yürütüyordum. Hafta münasebetiyle düzenlenecek ilmi panelin katılımcılarını tespit ediyorduk. Genel Müdürlükten verilen talimatta, Konya Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Orhan Çeker ile de görüşmem ve adı geçenin konuya ilişkin görüşünü de almam isteniyordu.
Çaresizce aradım Prof. Orhan Çeker’i. Hay aramaz olsaydım! Adam telefonda tam iki saat bana nutuk çekip, kafasına göre isimler önerdi. Anladığım kadarıyla daha önce

AJDA PEKKAN: KADIN ARABA GİBİDİR (Dikkatli Sürülmelidir!)

Kadın hakları, kadın-erkek eşitliği ve kadınlara yönelik şiddetin dinsel temelsizliği üzerine kitap yazıp yayınlamış bir erkek yazar olarak, “Süper Star” nam Ajda Pekkan’ın kadınlar hakkındaki sözlerini duyunca doğrusu çok utandım. Bu sebeple ben her zaman diyorum ki; bugün için kadınlarımızın içinde bulunduğu durumu yaratanlar yine kadınlardır. Daha doğrusu Ajda Pekkan örneğinde olduğu gibi bazı kadınlar…
 
Öncelikle söylemem gerekirse; başlıktaki parantez içi cümlecik, Ajda Pekkan’a değil, bana aittir. Daha doğrusu anlamı Ajda Pekkan’a, yazılışı bana aittir!

CHP'NİN DİNE ve DİNDARLARA BAKIŞI DEĞİŞİYOR MU?

Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un görüşülmesi sırasında CHP’ye mensup milletvekillerinin takınmış olduğu tavır oldukça dikkat çekici olmuştur. Çünkü CHP, belki de kendisinden beklenmeyecek derecede bu kanunun çıkmasına destek vermiştir. CHP Milletvekilleri, söz konusu kanunun hemen her maddesinde önergeler vererek yardımcı olmaya ve açık destek vermeye çalışmışlardır. Örneğin CHP Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları, 4.000 vekil imamın asıl kadroya alınması konusunda önerge vermişler ve bu önerge, AKP’lilerin konuya ilişkin önergesiyle aynı doğrultuda olduğu için Genel Kurul’da kabul edilmiş, böylece, kadro bekleyen vekil imamlar, asıl kadroya geçirilmişlerdir.

YAVRU VATAN'DAN BESLEME ÜLKE'YE EVRİMLEŞEN KIBRIS

Yıl, 1974. Sıcak mı sıcak bir Temmuz günü. Henüz 14 yaşlarındaydım. O gün, güttüğüm davar sürüsünü "Eğlek"e (1) bırakmış, öğle yemeği için köye geliyordum. Galiba yanımda küçük kardeşim Enver de vardı. Köyün girişindeki harmanların yanından geçerken, harmanda düven sürmekte olan köylülerden birisi bize şöyle seslendi:

- “Lan Çobanlar! Kıbrıs’ta savaş çıktı. Türkiye savaşa girdi. Yakında sizi de askere alırlar!”


Doğrusu heyecanlanmıştık. Çünkü biz, küçük yaşta askere alınmanın ne demek

BULUNAN YER ATLANTİS Mİ?

Bütün Bunlar Sizce Nedir?
İki yıl kadar önce; Atlas Okyanusu’nun dibinde, tüm İstanbul’un dört katı büyüklüğündeki bir alana yayılmış, neresi olduğuna dair yeterli bilgilerin olmadığı, yalnız düzgün geometrik şekillere sahip olması nedeniyle yüksek bir uygarlığa ait olduğu sanılan, eski bir yerleşim yerinin izlerine rastlanmıştı.

Denizler için ölçü olarak milden söz etmem gerektiğini biliyorum ama
daha anlaşılır kılmak için; bizim ölçülerimizle Afrika’nın batı kıyılarından 997, "Kanarya Adaları"ndansa 900 kilometre kadar açıkta yer aldığını belirtebileceğim bölgedeki bu keşif, “Google Ocean” programı sayesinde oldu.

Söz konusu Google programı için yapılan uydu çalışmaları sonucu ortaya çıkan ve ilk bulgulardan sonra belirli aralıklarla gündeme gelen keşif, bu kez çok daha ilginç hâle geldi.

LEEDS'DEKİ SELÇUKLU ve OSMANLI SİLAHLARI


İlginçtir, insan bazen gözünün önünde duran şeyleri görmez; görse bile onun ne olduğunu algılayamaz.
Hemen hepimizin başından geçmiştir bu...

Bazen de önünden geçip gittiğimiz, zevklerimize uygun olmadığı için uzak durmaya çalıştığımız yerlerde bize ait bir şeyler olduğunu öğrenince şaşırır; ilgisizliğimizin verdiği utancı bastırmaya çalışarak, yeni bir şey keşfetmiş olmanın sevinciyle haykırırız.

Tam bu tarife uygun bir öyküdür anlatacağım...
"Turkish Forum"dan Sayın Tolga Çakır'ın gönderdiği bilgilere göre; DHA muhabirleri, İngiltere'nin Leeds kentindeki bir müzede, Selçuklu ve Osmanlılara ait askerî eserlerin, 1996

Panel: MAZLUM (!) ERMENİLERİN SON "AZERİ SOYKIRIMI"

"Asef" Yalova Asılsız Ermeni İddialarıyla Mücadele Derneği, 20 Şubat Pazar günü gerçekleştirilmek üzere, “Karabağ’ın İşgali ve Hocalı Soykırımı” adıyla bir açık oturum düzenledi.   
"Yalova Halk Eğitim Merkezi"nde gerçekleştirilecek açık oturumda Ermenilerin yaptığı son soykırımlardan Azeri Soykırımı ele alınacak. 

Daima mazlum (!) rolü oynamayı iyi beceren ve gerçek tarihi, kendi politikalarına göre ayarlamakta mahir ülkelerle iş birliği içinde hareket eden Ermenilerin; yaptıkları bilinen en son "Azeri Soykırımı"nın belge ve fotoğraflarla anlatılacağı bu etkinlik için, "Asef" Yalova Asılsız

TÜKETİM DEDİM de!..

Tüketim Ordusu Hücumda, Saldırıyor
"Çabuk Tüketmeyeceksin"de anlatmaya çalıştığım tüketim çılgınlığını anlayabilmemin imkânı yok...
Bu bir hastalıkmış gibi geliyor bana...
Mala, maddiyata böylesine düşkün olmayacak, ama bu kadar kolay da tüketmeyeceksin!
Bana ait olan her şeyi, kolayca bir yana fırlatmayacak kadar önemserim. Aşırı bağlanmadan tabii...  
Kaybettiğim zaman mutlaka her insan gibi üzülürüm

YALNIZ KEMAL ve ŞIMARIK GALATASARAYLI SÜHEYL BATUM

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu için bugüne kadar pek çok lakap takıldı ve pek çok yakıştırmada bulunuldu. Sevenleri ve taraftarları “Gandi Kemal” derken, AKP’li Bülent Arınç’ın başını çektiği muhalifleri, “Dandi Kemal” diyerek oldukça sevimli bir yakıştırma olan “Gandi Kemal” lakabını bir anda etkisizleştiriverdiler. Merhum Ecevit’ten hareketle Sayın Kılıçdaroğlu’na “İkinci Ecevit” veya “İkinci Karaoğlan” diyenler de oldu. Hatta tıpkı hikâyedeki Dede Korkut misali, soy soylayıp, boy boylayıp adı görklü Muhammed’e salavat getirdikten sonra Ecevit’e “Kara Oğlan” lakabını veren Susuzlu (Kars) nine bile bir lakap taktı Kılıçdaroğlu’na;“Yiğit Oğlan”. Doğrusunu söylemek gerekirse; bu lakap ve yakıştırmaların hiçbirisi uymadı ve oturmadı Sayın Kılıçdaroğlu’nun üstüne. Çünkü o,

ÇABUK TÜKETMEYECEKSİN

Ah ah! Vitrindeki Malları da Alacaktık ki!
Tüketim toplumuyuz ya, tüketiyoruz herşeyi çarçabuk... Kolay elde edip çabuk bıkıyoruz. 
İki ay giyip atıyoruz üzerimizdekini... 
Herkes son yıllarda, zor kazanır ama çok kolay harcar oldu.
Farkettim ki, bunu yapmayan çok az kişi kaldık.

Eski kafalıyım işte!

Atamıyorum kolayca... 
Hâlâ ortaokul ya da lisedeki dolmakalemlerimi

NON MUSLIM ve DEMOKRASİ

Suudi Arabistan'da Bir Yol Levhası
Hac, Umre veya başka maksatlarla Mekke ve Medine’ye gitmiş olanlar mutlaka görmüşlerdir; Mekke ve Medine’nin giriş noktalarında bulunan tabelalarda NON MUSLIM şeklinde bir ibare vardır. Kısaca Müslüman olmayan ya da gayrimüslim anlamına gelen bu ibare, Müslüman olmayanların Mekke ve Medine’ye girmelerini yasaklayan bir ibaredir. Anlaşılacağı gibi; Müslüman olmayan kişiler, Mekke ve Medine’ye girememektedirler. Daha doğrusu sokulmamaktadırlar; yasaktır! Bu yasak,

II. RAMSES'TEN I. MÜBAREK'E MISIR FİRAVUNLARI

Firavun I. Mübarek
Bilindiği gibi Mısır’ın eski hükümdarlarına Firavun denilirdi. 
Firavunlar, aynı zamanda Mısır’ın tanrı krallarıdır ya da tanrılık iddiasında bulunacak kadar ileri gidip, azıtmış Mısır kralları. 
Firavun ismi, hem tarih kitaplarında hem de Allah tarafından gönderildiğine inanılan kutsal metinlerde geçmektedir. Tabiatıyla bizim kitabımız Kur’an’da da sıklıkla geçen bir terimdir, Firavun. 
Örneğin Kur’ân’da şöyle buyrulmaktadır:
- “Firavun dedi ki; Ey ileri gelenler! Sizin için benden başka bir ilah olduğunu tanımıyorum. Ey Hâmân! Haydi benim için çamur üzerinde ateş yak (ve tuğla imal et), bana bir kule yap ki Musa’nın Tanrı'sına çıkayım; ama sanıyorum, o mutlaka yalan söyleyenlerdendir”.

DERKENAR ŞÖVALYELERİ

Basını ilgiyle izliyorum.
Son günlerde karşılaştıklarımı; gençliğimin kurallarıyla kıyaslamaya kalktım, yoruldum. Bu kıyaslamaya yol açan olayların hangi birinden söz etmeye başlasam, ötekinin hakkını yiyeceğim.
Yani al birinden vur ötekine...

Konu bir an önce yazılıp bitsin diye önce genç gelen bir ölümle başlıyorum.
Allah rahmet eylesin... Defne Joy Foster'dan...
O gece kendisine kavalyelik ettiğini beyan eden Altanların oğlu; duygusal yakınlaşma olduğundan, buna karşın birleşme yaşanmadığından söz ediyor.
Sonra dönüp adıyla sanıyla tekrarlıyor, yetmiyor; kızı soymuş da banyoya sokmuşmuş da... Tüylerim diken diken olarak dinledim olayı.
Günümüz erkeğine bakın, ölmüş bir insanı nasıl da rezil ediyor.

TARİHE DÜŞMÜŞ AŞKLAR: RAMSES'LE NEFERTARİ

Tarihte birçok efsane aşk vardır.
Bunlardan biri de MÖ 1302-1212 yılları arasında, II. Ramses ve Karısı Nefertari arasında yaşanmış olan büyük aşktır. 

II. Ramses'e; halkı, kendisinin bir ilah olduğunu düşünerek, "Güneşin Oğlu" ve "Işığın Oğlu" gibi isimler vermiştir.

Ramses'in tam sekiz eşi vardır. 

Sekiz eşinden biri olan ve ismi "Güzel eş" anlamı taşıyan Nefertari'ye çılgınca aşıktır.

Ona olan aşkını ispatlamak için değişik bir hediye vermek ister. 

Krallığı döneminde, isyan çıkaranları kovalarken gördüğü kayalık bir dağın içini oydurarak, ünlü EBU
  • ALINTI YAPMAK İÇİN

    • Yazarlarımızın makaleleri ve Sayın Günay Tulun'a ait şiirlerin, "Radyo-TV ile diğer basın ve yayın organlarında" yayım ilkesi: Önceden haber verme, eserin aslına sadık kalma, eser sahibiyle alıntının yapıldığı yer adlarını anlaşılır bir açıklıkla belirtmektir. Yayın öncesi bildirim imkânının bulunamadığı aniden gelişen durumlardaysa nezaket gereği, [sessizliginsesi.tr@gmail.com] adresine yayın sonrası bilgi gönderilmesini rica eder; tüm yayınlarınızın başarılı geçmesini dileriz.
  • ESER EKLEMEK İÇİN

    • "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm basılı ya da dijital yayın sayfalarında halkımızın geniş dünya ilgisine uygun olarak her türlü konuya yer verilmiştir. Yayınlanan fotoğrafların büyük bir kısmı "Kadim Okurlarımız" tarafından gönderilmiştir. Fotoğraf ve çizgi resimlerde "İlişkinlik-Telif Hakkı" konusunda tereddüt oluştuğunda bu eserleri yayından çekme hakkımız saklıdır. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"na ait tüm gazete, dergi, site, blog gibi yayın araçlarında yayınlanan makale ve diğer yazı türleriyle fotoğraf, resim, yorum gibi her türlü eserin; üçüncü şahıs, kurum ve kuruluşlara karşı her türlü sorumluluğu, bu eserlerin sahibi olan yazar, gönderici ve ekleyicilerine aittir. "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"nun yayın organlarına kayıt edilen ya da kaydedilmek üzere gönderilen eserlerin, telif hakları konusunda problemsiz olmaları önemli ve gereklidir. Yayın Kurulu, gönderilen eserleri yayınlamaktan vazgeçebileceği gibi, dilediği yayın organlarından birinde ya da hepsinde aynı anda ya da değişik zamanlarda yayınlayabilir, yayınlamak isteyen üçüncü şahıslara, tüzel kişiliklere ve kurumlara onay verebilir ya da onlar tarafından yayınlanmasını engelleyebilir. Yalnız şu unutulmamalıdır ki bu eserler, okura saygı kuralı gereği Türkçe kurallarına uygun olmalıdır. Yazılar yayınlandıktan sonra, yazar ya da ekleyicisi; istifa, uzaklaştırılma, çıkarılma dâhil herhangi bir nedenle yazı göndermesi sonlandırılmış olsa dahi "Sessizliğin Sesi Grubu"yla "Yazarlar ve Ozanlar Grubu Yayın Kurulları"nın oy birliği içeren onay kararı olmadan eserlerinin kayıtlarımızdan ihracını isteyemez, istediği takdirde bunun reddedileceğini en baştan bilmelidir. Gönderici ve yazarlarımızın bu konuya önceden dikkat etmeleri, ileride ihtilaf doğmaması için baştan eser göndermemeleri gerekmektedir. Yayın organlarımıza ekleme yapanlar, bu konudaki sorumluluklarını okumuş ve kabul etmiş sayılacaklardır. Uzun süre yazı göndermeyen ya da yazmayı bırakan köşe yazarlarımızın o güne kadar gönderdikleri tüm yazılar "Konuk Yazarlar" bölümüne aktarılarak yeniden yazı göndermeye başladığı güne kadar köşesi kapatılır. Köşeyi kapama ya da kapatılan köşeyi açıp açmama konusunda karar sahibi, "Sessizliğin Sesi Grubu" ile "Yazarlar ve Ozanlar Grubu"dur. İhtilaf durumunda, İstanbul'un Kadıköy Mahkemeleri yetkilidir.
  • YORUM YAZMAK İÇİN

    Sayın Okurlarımız: Yorumlarınızı; Grubumuza ait "Google, Yahoo, Mynet, Hotmail, TurTc " ve diğer posta adreslerimize göndermek yerine, "Yorum bölümü açık olan sitelerimiz"deki; yorum yazmak istediğiniz yazının alt kısmında yer alan "Yorum", "Yorum Yapın", "Yorum Yaz" veya "Yorum Gönder" tuşlarını kullanarak doğrudan kaydetme olanağınız bulunmaktadır. Yazacağınız yorumlarınızın; gecikmeksizin, anında yayına girmesini dilerseniz bu yolu tercih etmenizi, saygılarımızla öneririz.

Google'da Webler Arası ve Site İçi Arama

*TATİL ve DİNLENME
Marmara Adası
DAVRAN MOTEL

*HASTANE RANDEVU SİSTEMİ
182 Merkezi Hekim Randevu Sistemi ile RANDEVU ALMA

FotoğrafımGrup Kimliğini Görüntülemek İçin Tıklayın




HABERCİDEN, "Yazarlar ve Ozanlar" ile "Sessizliğin Sesi" Gruplarına Ait Özgün Bir Kanaldır.